Eğitim-Bir-Sen 29. Başkanlar Kurulu Toplantısı 19-21 Eylül 2014 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Türkiye ve dünyada meydana gelen gelişmeler ile eğitim gündeminin görüşüldüğü toplantının sonunda bir sonuç bildirgesi hazırlanmıştır. Bildirgede yer alan maddeler şu şekildedir:
1-10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte dolaylı demokrasiden doğrudan demokrasiye geçilmiş, cumhur, iradesini yansıtmış ve ülkemizde vesayeti kurumsallaştıran, halkın iradesine ipotek koyan dönem bitmiştir. ‘Yeni Türkiye’ yeniden büyük Türkiye yolunda kararlılıkla yürümelidir.
2- Eğitim-Bir-Sen’de demokrasi şöleni, 15-20 Eylül’de yapılan işyeri temsilcisi seçimiyle başlamıştır. Ülkemizde bir taban hareketi olarak ortaya çıkan ve örgütçülüğün ruhuna aykırı biçimde tavandan tabana baskı, yönlendirme, tehditle örgütlenen sendikalar karşısında gönüllere hitap ederek, insan merkezli bir anlayışla yol alan ve 2014 yılında ulaştığı 280 bin üye sayısıyla eğitim hizmet kolunda Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu unvanına sahip olan Eğitim-Bir-Sen’in özgür irade ve demokratik seçim sloganıyla girmiş olduğu Türkiye geneli seçim süreci, 1-24 Kasım arası Şube Olağan Genel Kurulları ve üst kurul delege seçimleri ile devam edecek, 21-22 Şubat 2015 tarihlerinde gerçekleştirilecek 5. Olağan Genel Kurul ile sona erecektir. Seçimlerin, eğitim çalışanları, milletimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
3- Yeni Türkiye ideali doğrultusunda, hükümleri ve ruhuyla insanı esas alan, tanımlama dayatması yerine tanıma erdemi içeren, ülkenin bütün vatandaşlarını bir ve eşit gören, doğuştan gelen hakları teminat altına alan; din ve vicdan özgürlüğüne yönelik mevcut sınırlamaları sona erdiren yeni Anayasa bir an önce yapılmalıdır.
4- 4+4+4 eğitim sistemiyle istenen sonuçların elde edilebilmesi, insanımızın sahip olduğu ahlaki ve toplumsal değerlerin, müfredatın yeniden belirlenmesi noktasında öncelikle göz önüne alınması elzemdir. Sadece temel eğitimde değil, yükseköğretim de dahil, eğitim ve öğretimin her kademesinde demokrasilerde ve çoğulcu bir yapıda olmaması gereken ve gerçekte herhangi bir etki de oluşturmayan ideolojik dayatmaların sona erdirilmesini amaçlayan çoğulcu düşünmeyi ve farklılıklara saygıyı, empatiyi hedefleyen bir müfredat değişikliği zorunludur. Öğrencilerimizin, özgüvene sahip, dürüst ve güvenilir, sorgulayıcı ve eleştirel düşünce yetenekleri gelişmiş, inisiyatif alabilen, rekabetçi, girişken ve iş birliğine açık, toplumun sorunlarına duyarlı, başkalarının görüş ve düşüncelerine değer veren, toplumsal değerlerinin farkına varan ve buna sahip çıkan, doğal varlıklara ve çevreye karşı duyarlı, toplumsal ve kültürel çeşitliliğe saygılı insanlar olarak yetiştirilmesi yeni müfredatın temel felsefesi olmalıdır.
5- Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen tarafından başlatılan ‘kamuda kılık ve kıyafet özgürlüğü için 10 milyon imza” kampanyası sonucu toplanan 12 milyon 300 bin imza ile ortaya konulan kamuoyu desteğinin yanında kararlılığı yansıtan “sivil itaatsizlik” eylemi, devlet eliyle kadına uygulanan kılık ve kıyafet şiddetinin sona ermesini sağlamış, tarihi yasağı tarihe gömmüştür. Kamuda kılık-kıyafet dayatmasının sembolü haline gelen başörtüsü konusunun çözümü devlet-millet kaynaşması için çok önemli bir adım olmuştur. Ama aynı eylem kapsamında dile getirdiğimiz çağdışı yönetmelikteki erkeklere yönelik, başta kravat takma mecburiyeti olmak üzere, takım elbise, saç, sakal, favori gibi şekli dayatmalara da bir an önce son verilmelidir. Yönetmelikte söz konusu dayatmalara kaynaklık eden ifadeler değiştirilinceye kadar, sivil itaatsizlik eylemine devam edilecektir.
6- Kamu çalışanlarına ve üniversite öğrencilerine başörtüsü serbestîsinin getirildiği bir ortamda diğer kız öğrencilere başörtüsü yasağının uygulanması anlamsızdır. Seçmeli Kur’an-ı Kerim dersinde başını örten bir öğrenciye başka bir derste bir öğretmenin başörtüsü yasağı uygulaması beklenmemelidir. Bu husustaki garabete, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetmelik değişikliği yapılarak son verilmeli; kamuda başörtüsü özgürlüğünden, imam hatip liseleri, imam hatip ortaokulları ve çok programlı liseler bünyesindeki imam hatip programını takip eden öğrenciler dışında kalan diğer öğrencilerin de yararlanabilmesinin yolu açılmalıdır. Okul ya da ders merkezli değil, insan merkezli özgürlüğe geçilmelidir.
7- Öğretim elemanlarının mali haklarında iyileştirme yapılması talebiyle başlattığımız çalışmalar sonrasında yayınladığımız raporda dikkat çektiğimiz, YÖK Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile birlikte hükümetin gündemine getirdiğimiz taleplerimiz bir an önce hayata geçirilmeli; profesörün maaşı genel müdüre, doçentin maaşı genel müdür yardımcısına, yardımcı doçentin maaşı daire başkanına, asistanın ve okutmanın maaşı uzmana, uzman yardımcısı maaşına getirilmelidir Bunun olmaması durumunda, hiç olmazsa (729+729 TL) 100’er puan üniversite ödeneği artırılmalıdır.
8- 2004 yılında kariyer basamaklarında yapılan yasal düzenleme, hedeflenen sonucu vermemiştir. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının gereğinin yapılmaması, kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizliği devam ettirmektedir. Tezli yüksek lisans yapanların açtıkları binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay kararıyla öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddedilmiştir. On binlerce öğretmen mağdur durumdadır. Bu sorun, acilen çözüme kavuşturulmalıdır.
9- Yeni eğitim sisteminin güçlendirilmesi için ikili öğretim yapan eğitim kurumunun kalmaması, yeni derslik üretimine ağırlık verilmesi, okullara bütçe uygulamasına geçilerek okul yönetimlerinin eğitime yönelmelerine fırsat verilmesi ve yeni öğretmen alımı son derece önemlidir. Son olarak yapılan 40 bin yeni öğretmen ataması önemli olmakla birlikte, öğretmen açığı göz önüne alındığında rakamın hayli yetersiz kaldığı görülmektedir. Öğretmen ataması, ücretli, vekil öğretmen uygulamasına son verecek şekilde yapılmalıdır. Bunun yanı sıra, istihdamda güçlük çekilen yörelerde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik teşvikler öngörülmelidir. Gönülsüz ve mecburiyete dayalı çalışma yerine ekonomik iyileştirmeleri kapsayan gönüllülüğü tetikleyecek teşvik uygulamaları başlatılarak, öğretmenlerin söz konusu yörelerde kalmaları sağlanmalıdır.
10- Milli Eğitim Bakanlığı’nın, iki yıl önce sendikalardan da görüş alarak ek ders esaslarında yapmayı planladığı değişiklik hayata geçmemiş; ek ders esaslarında ücret dengesizliğine ve mağduriyete neden olan hükümler, uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ değişmemiştir. 2006 yılında köklü bir değişikliğe uğrayan ek ders esasları, sekiz yıla yakın bir süredir uygulanmakta ve değiştiği günden beri bazı adaletsizlikler devam etmektedir. Sendika olarak hazırlayıp bakanlığa sunduğumuz taslak dikkate alınmalı, gerekli mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalı; öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik, okul türlerine göre yöneticilere verilen ve izahı mümkün olmayan ek ders ücreti farklılıkları çözüme kavuşturulmalıdır. Hâlâ 10 TL’nin altında olan ek ders birim ücreti, en az 15 TL’ye çıkarılmalı, öğretmenlerin girebilecekleri ek ders saati üst limiti yeniden gözden geçirilerek, ihtiyaçlar doğrultusunda artırılmalıdır.
11- Kamu kurumlarında yapılan her nöbet görevinin bir karşılığı varken, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında nöbet görevinin bir karşılığının olmamasının izah edilecek bir tarafı yoktur. 2012-2013 yılı toplu sözleşme masasına da taşıdığımız, ‘Eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenlerce fiilen yerine getirilen nöbet görevi karşılığında, nöbet tutulan her gün için 4 saat ek ders ücreti ödenir’ şeklindeki haklı talebimiz karşılanmalıdır.
12- Yardımcı hizmetler sınıfı ile genel idare hizmetleri sınıfı çalışanlarına da öğretim yılına hazırlık ödeneği verilmeli, üniversitelerde yardımcı hizmetler ve genel idari hizmetler sınıfı için yapılan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları tarafsız, objektif ve merkezi olarak ÖSYM tarafından yapılmalıdır.
13- Eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda çalışan 4/C’li personel bir an önce kadroya alınmalıdır.
14- Okullara bütçe verilmemesi nedeniyle yaşanan sorunlara köklü çözüm getirilmelidir. Okulların zaruri harcamaları için okul aile birlikleri tarafından üretilmeye çalışılan çözümlerin yetersiz kaldığı görülmektedir. Okul yöneticilerinin eğitim liderliği yapmalarının önündeki en büyük engel olan okulların bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlık dönemi artık kapanmalıdır.
15- İnsanların temel tercihlerini sınırlayan demokratik eğitim hakkının önündeki engeller kaldırılmalı; insan iradesine ve tercihine ipotek koyan eğitimdeki ‘karma’ mecburiyetine son verilmeli, devlet bu konudaki dayatmadan vazgeçmelidir.
16- Eğitim-Bir-Sen’in bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İHH ile beraber paydaş olduğu ve anlaşmayı imzaladığı ‘Her Sınıfın Bir Yetimi Var’ projesine medeniyet değerlerimiz için destek verilmelidir. En az 50 bin yetim çocuğa sahip çıkmak hedefine ulaşılmalı; yetimlere sahip çıkılarak şefkat eli uzatılmalı, sıcak bir yuva özlemi çekenlere karşı herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.
17- Kadınlarımız, sendikal örgütlenmede daha çok yer almalı ve sorumluluk üstlenmelidir. Bundan sonra sendikal mücadelede kadınlarımızın illerde ve ilçelerde daha aktif olacağı bir dönem başlamalıdır.
18- Medeniyet gençliğimiz için Genç Memur-Sen’i daha diri, daha aktif hale getirmeliyiz. Gençlerimizi yitirmemek için öğretmenin idealini artırılmalı, öğrenciye değerler eğitimi verilmeli ve veli bilinçlendirilmelidir. Gençlerimiz medeniyet değerlerimiz doğrultusunda yetiştirilmeli; bu konuda insana ve insanlığa yön verecek projeler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
19- Eğitim-Bir-Sen olarak, şimdiye kadar dinine, diline, ırkına bakmadan yardıma muhtaç birçok ülkeye yardım kuruluşları aracılığıyla yardım elimizi uzattık. Son olarak, Orta Afrika, Bosna Hersek ve ülkemizde maden faciasının yaşandığı Soma’ya yardımda bulunduk. Siyonist İsrail’in saldırılarıyla binlerce kardeşimizin hayatını kaybettiği, evleri yurtları harap olan Gazze’ye yardım kampanyası başlatmış bulunuyoruz. Gazze’ye bir okul ve bir hastane yapma hedefiyle başlattığımız SMS kampanyası devam etmektedir. Başta üyelerimiz olmak üzere, tüm milletimizin duyarlı davranmasını bekliyor, herkesi Gazze yazıp 2406’ya SMS göndererek 5 TL yardımda bulunmaya davet ediyoruz.
20- Özellikle Ortadoğu’da belli emelleri olan ülkelerin sık sık kaos çıkarmak için uğraştığı bilinmektedir. Dün, El-Kaide’yi ortaya çıkaranlar; bugün, IŞİD denen bir terör örgütünü ihdas ettiler. Eğitim-Bir-Sen olarak, kurulduğumuz günden bu yana terörün ve teröristin her türlüsüne karşı olduk. Bir masum insanın ölümünü insanlığın ölümü olarak gören bir dinin IŞİD gibi karanlık bir terör örgütü ile ilişkilendirilmesi asla kabul edilemez. Sendikal yolculuğumuzda bütün terör yaklaşımlarını kınadık ve terörün bataklığının kurutulması için de elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda, Katil Esed ve terör örgütü IŞİD zulmünden kaçarak ülkemize sığınan mültecilere kucak açmak ve Ensar kardeşliğini sergilemek, insan olmanın gereğidir. Devletimizin, ülkemize sığınan mazlumlara sahip çıkma erdemini göstermesini takdir ediyor, Eğitim-Bir-Sen olarak, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da mazlum ve mağdurlara elimizden gelen yardımı esirgemeyeceğimizi deklare ediyoruz.